ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı"
günün en sevdiğim öğünü hep kahvaltı olmuştur. ana öğünleri değil; ara öğünleri bile atlamayan biri olarak kahvaltıyı hep birinci sıraya koymuşumdur. bu kadar çok sevdiğim bu zaman diliminin de beni mutlu etmemesi evde olduğum sürece sanırım mümkün değil.
evde kahvaltı yapmak benim için hafta sonunun en büyük lüksü. özensizce hazırlanan kahvaltıları sevmediğimden (kesinlikle üşendiğimden değil) hafta içi evde kahvaltı yapamıyorum. hal böyle olunca da hafta sonu kahvaltıları pek bir coşkulu geçiyor.
aslında yaptığım şey çok basit. sadece elimdeki malzemeleri biraz özenerek sofraya getiriyorum. bazen her gün yaptığınız şeyi bile değiştirebiliyor bu küçük ama hoş detaylar. peçetelere isim etiketleri eklemek, onları minik mandallarla süslemek, sofraya renk katacak yiyecekler eklemek (taze meyve pek güzel olur mesela) gerçekten bu mutluluğu katmerliyor.
yapılan şeyler gerçekten hiç zor değil. sadece biraz daha özenerek bir pazar kahvaltısını çok daha güzel hale getirebilirsiniz. güzel demlenmiş bir çay, bir de taze sıkılmış portakal suyu oldu mu ohh mis!
artık evlerde maalesef pek yemek yapılmıyor. çevremden gözlemlediğim kadarıyla öğle ve akşam yemekleri genellikle dışarıda yeniliyor. ya da daha korkuncu dondurulmuş, yarı pişmiş ürünlerle geçiştiriliyor. o nedenle bari yalnızca kahvaltıyı evimizde yapalım. dışarıda bir çeşit beyaz peyniri 8 ayrı kılıkta (susamlı, çörekotlu, biberli, naneli, zeytinyağlı vs.) önünüze getirip 40 çeşit ürünle açık büfe yaptığını sanan bir yerde kahvaltı yapmaktansa evinizi tercih edin. hafta içi de yanınıza bir beslenme çantası alın (evet, ben yapıyorum. herkes de çok gülüyor buna :) bir tost, biraz ceviz-fındık, süt, mısır gevreği, meyve vs. dışarıdaki bir çok şeye tercih edebileceğiniz şeyler. lütfen deneyin.
afiyet olsun :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder